Çinicilik

Meslek Kodu:

234103

Kapalıçarşı’da

54

çinici var.

ÇİNİ

Çini, toprağın pişirildikten sonra şekil verilip kap-kacak, tabak, vazo, sürahi vb. eşyalar üretilmesine dayalı bir el sanatıdır. Aynı zamanda fayans, porselen tabak, seramik gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan bir yüzü sırlı, renkli dekor ve motiflerle işlenmiş kaplama malzemesine, bu malzemeyle işlenmiş eşyalara çini, bu süsleme işine de çinicilik denir.
Dünya sanat tarihi içinde çok önemli bir yeri olan Türk çini ve seramik sanatının geçmişi 8. ve 9. Yüzyıllara, Uygurlara kadar uzanmaktadır. Ama asıl köklü değişim Büyük Selçuklular’la başlayıp Anadolu Selçukluları’ yla devam etmiştir.
15. Yüzyıl sonu 16. Yüzyıl başı Osmanlı çini sanatı açısından yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde geliştirilen ilk teknik mavi-beyaz tekniktir. 17. Yüzyıl ortalarına kadar süren bu tekniğin en belirgin özelliği sert ve beyaz hamurdan üretilmesidir.

Çini”; Osmanlı döneminde, sanatın en yüksek mertebesine erişmiş bir ürün olup hamurunda yüksek oranda “kuvars” bulunur. Çininin özelliği olan sertlik, sağlamlık, renklerin canlılığı, parlaklığı ve derinliği; kuvarsın yoğunluğu ile sağlanmıştır. Asırlardır dayanan çinilerin renklerinin ve sır’ın bozulmamasının nedeni kuvars ‘dır. İznik’te 16. Yüzyılda yaratılan bu teknik son derece zor bir üretim şeklidir.

İlk Osmanlı dönemi çinileri renk bakımından daha zengindir. Osmanlı Devleti’nin başkentlerinden biri olan İznik, çini yapımının gelişmesine büyük katkısı olmuş önemli bir merkezdir. İznik’te duvar çiniciliğinde ve Seramiklerde yeni teknikler geliştirildiğinden, hızlı ve sürekli bir üretim yapılabilmiştir. XVI. yüzyılın başlarından sonra mozaik ve altın yaldızlı çiniler yerine renkli sır tekniğiyle, kare levhalar halinde üretim yapılmıştır
Günümüzde İznik’te çinicilikte en büyük eksikliğimiz alt yapı konusundadır. İznik çinisinin renkleri ve desenleri orijinal olarak kullanılmakta fakat birçok atölyede Kütahya alt yapısı kullanılmaktadır. Yapılan Karolarda ise orijinal olmasa da günümüz teknolojisi ile aslına en yakın alt yapı kullanılabilmektedir. İznik çinisinin yeniden doğuşu bu alt yapı eksikliğinin giderilmesi ile olacaktır.

Anadolu’ nun çok özgün seramik ve çini geleneğinin devamı olarak 1890 ‘lı yıllarda Yıldız Sarayı bahçesinde kurulmuş olan “ Çini Fabrika-i Hümayunu” porselenleri, ramazan aylarında, Kapalıçarşı çevresindeki sergilerde yer alır.
Çini sanatı; Osmanlılardan günümüze kadar gelmiş geleneksel türk sanatlarından biri olan iç ve dış mimari süslemelerin yanısıra toprağın pişirildikten sonra şekil verilip kap-kacak, tabak, vazo, sürahi vb gibi eşyalar üretilmesine olanak sağlayan bir el sanatıdır.
Osmanlı dönemi yapılarında çini kaplamalar mimarinin ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkar. Bu dönemin tüm yapılarında olmasa bile önemli bir bölümünde süsleme elemanı olarak kullanılmıştır.

Kapalıçarşı çinicilerin kuşatması altında olup, mermer objeler, çini tabak, vazo, aşurelik, fayans, yumurtalık, fincan, çerezlik türünden çeşitlerle yetinmeyip Rusların ünlü iç içe giren bebekleri Matruşka’ları bile bulunduruyorlar. Turistler en çok duvar çinisini tercih ediyor. Karoları ya çerçeveletiyor ya da bunlarla sehpalarının üstünü kaplıyorlar.

Kapalıçarşı yakınında bulunan Sultan Ahmet Camii, iç tarafının 20.000’den fazla İznik çinisi ile bezenmiş olmasından ötürü, yurt dışında Mavi Cami olarak bilinmektedir
Hem geleneksel hem de çağdaş tarzda yapılmış İznik çinilerinin en güzel örneklerini Kapalıçarşı’ da bulabilirsiniz. Tasarlanan çiniler; zengin renk, model ve desen seçenekleriyle kapalıçarşı’ da satışa sunulmaktadır.