Tezhip

Meslek Kodu:

5221,15

Kapalıçarşı’da

54

tezhip sanatçısı var.

TEZHİP

Altın ile süsleme anlamına gelen tezhip, Arapça bir kelimedir. Ferman, berat ve Kur an ayetleri gibi değerli evrak ve levhaların yüksek mânevî değerini ifade etmek amacıyla ortaya çıkan bir sanat dalıdır. Yalnız altınla yapılan tezhibe “halkari” denir. Tezhip yapan sanatçıya “müzehhib” tezhiplenmiş yapıta da “müzehheb” adı verilir.

Tezhibin ana teması desendir. Deseni motifler oluşturur. Motifler tamamen matematiksel bir düzen içinde çizilmiş geometrik şekiller üzerine yerleştirilir. Bu geometrik şekillerle hiçbir yüzyılda oynanmamış ve değiştirilmemiştir. Motifler daima simetrik olarak yerleştirilir. Tezhib sanatı, çok fazla zengin ve çeşitlidir. Bunun sebebi de islam dininin resim ve heykel sanatına koyduğu yasaklardır. Bu yüzden Türk sanatçıları, bütün üretici güçlerini süsleme alanında yoğunlaştırarak, gördükleri her şeyi, doğadan aşırı derecede soyutlamaya ve stilizasyona yönelmişlerdir. Doğayı hiç değiştirmeden taklit etmek yerine onu üsluplaştırmayı uygun görmüşlerdir.

Tezhip sanatında özellikle, renklerde altın ve lacivertin uyumu ile birlikte turuncu, yeşil, vişneçürüğü, pembe, sarı, eflatun, siyah ve bu renklerin çeşitli tonlarıdır. Çiçeklerde hemen hemen bütün renkler kullanılmıştır. Tabiattan yetiştiği şekilde alınan, gül, nergis, lale, sümbül, süsen, haseki küpesi, zerrin ve bahar çiçekleri kullanılmıştır.
Gerçek bir ustalık isteyen tezhip, çok ince detayları ve sistematiği ile dikkat isteyen bir sanattır. Müzehhibler bir eseri 1-2 ay içerisinde tamamlıyor olabilmesi sanatın zorluğunun ve özelliğini göstermektedir.
Özellikle Osmanlı döneminde tezhip sanatı, ferman, berat gibi resmi evrakların süslemesinde de kullanılmaya başlanmış, böylece gelişiminin arkasına Osmanlı Sarayı nı alarak en parlak devrini yaşamıştır. Kur an-ı Kerim in ilk ve son sayfaları (Serlevha ve zahriye), divan gibi el yazması kıymetli kitaplar, levhalar, fermanlar, nağmeler ve beratlar gibi çeşitli eserlerin tezhiplenmesi bir gelenek halini almıştır.
Günümüz Türkiye’sinde tezhipte oldukça tutucu, “klasik yaklaşım” denilen bir akım vardır. Klasik yaklaşım, tarih boyunca oluşturulmuş ve kullanılmış formlar ve desenleri yinelemek, form ve desenlerin ana yapılarını bozmadan değişik kompozisyonlarda kullanmaktır.

Eski sanatçılara birkaç örnek vermek gerekirse, ilk akla gelen isimler Rikkat Kunt ve Ülker Tansı olacaktır.

Eskiden el yazması eserlerin yazılıp tezhiplendiği yerler öncelikle saraya bağlı ve büyük sanatçıların denetiminde çalışan nakışhanelerdi. Bu arada çalışmalarını çarsılarda ve özel atölyelerinde devam ettiren tezhip sanatçıları da vardı. Bugün tezhip sanatı, Mimar Sinan Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesine bağlı Güzel Sanatlar Fakültelerinin, Geleneksel Türk Sanatları Bölümlerinde akademik olarak öğretilmekte ve bu kurumlarda tezhip konusunda yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim de verilmektedir. Bu arada bazı özel atölyelerde de tezhip sanatı öğretimine devam edilmektedir.

GünümüzdeTezhip sanatı ; genellikle tek başına ya da hüsn-i hat, minyatür gibi eserleri süslemek suretiyle levha olarak kullanıldığı gibi daha çağdaş alanlarda da kullanılmaktadır. Örneğin tekstil sektöründe kumaş deseni tasarımlarında tezhip sanatı motiflerine ve kompozisyonlarına sıkça rastlanmaktadır. Gelenekselliğin değer kazanmasıyla özel kıyafetlerden kravat, eşarp gibi günlük kıyafetlere kadar pek çok giyim eşyasında tezhip sanatı motifleri görülmektedir. Bunun yanı sıra dekorasyon alanında da klasik ya da daha da stilize edilmiş şekilde tezhip sanatı kompozisyonları kullanılmaktadır. Duvar, tavan, merdiven vs. mekan süslemesinin yanında mobilya ve aksesuar tasarımı ve süslemesinde tezhip sanatı motifleri görülmektedir.

Zaman içinde unutulmuşluğa terkedilmiş bu zarif ve zor sanat, son 10 yıl içinde bu sanata gönül veren çeşitli grup ve kişilerce canlandırılmıştır. Günümüzde Türkiye’deki pek çok üniversitede “tezhip bölümleri” yetenekli sanatçılar yetiştirmektedir